3 dakika okuma süresi
Zaman geçiyor ve kaynakları değerlendirme konusunda atılan adımlar yetersiz kalmaya başlıyor. İnsan nüfusu arttıkça tüketim de ona paralel olarak artmaya devam ediyor. Hepimiz plastik kullanımını azaltmayı, karbon ayak izimizi küçültmeyi hedefliyoruz fakat bu konuda ne denli başarılı oluyoruz? Son yıllarda açıklanan bütün raporlarda dünyanın geleceğinin pek parlak olmadığı belirtiliyor. Bu sebeple sürdürebilirlik kavramı dünyanın geleceği için oldukça önem taşımakta.
Sürdürebilirlik, Scott Campbell’a göre sistemin kendisini devam ettirebilmesi için yeniden ve yeniden üretilmesidir. Latince “Sustinere” kelimesinden türemiştir ve devam ettirmek, sürdürmek vb. gibi anlamları vardır. Bu kavram özellikle ekosistem ile eşleştirilmekte. Sınırlı doğal kaynaklar, nüfus artışındaki hız ve herkesin kendi gereksinimlerini karşılama hakkı sebebi ile sürdürülebilirlik, yaşanılabilir bir dünya için olmazsa olmaz bir kavram haline gelmiştir. Dünyanın temel kaynaklardan yoksun kalmaması için özellikle üzerinde durulan bir konu olması ile, ekolojik, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik olarak kendi içinde dallara ayrılmaktadır. Bizim bugün ele alacağımız konu ise “Sürdürülebilir Moda”
Moda sektöründe mevcut sistem trendlerin sürekli değişmesi kurgusuna dayalıdır. Her senenin, mevsimin hatta ayın popüler parçaları seçilir ve önümüzdeki sene popülaritesini yitirmesi sebebi ile rafa kalkar. Bir yandan trendlerin sürekli değişmesi bir yandan fazla üretim sebebi ile ucuzlayan kıyafetler dünyayı bir başka tabirle “giysi çöplüğü” haline getirmeye başlamıştır. İnsanın estetik kaygılar sebebi ile doğayı tehlike altına sokacak faaliyetlerde bulunuyor olması zamanla tepki çekmeye başlamıştır. Bunlar, çekici görünmek, yaratıcı olmak, ilgi çekmek, sosyal statüyü belli etmek gibi unsurlardır. Ancak bütün bunlardan önce tekstil sektörünün gelişimine bugünkü haline gelişine kısa bir bakış atalım.
Yaşanan bu gelişmeler ve atılmaya başlanan adımlar sayesinde endüstri hızla büyüdü. Zamanla birçok kimyasal, boya ve ağartıcılar tekstil sektörüne dahil oldu. Bütün bu gelişmeler sebebi ile tekstil sektörü doğaya en çok zarar veren endüstrilerin başında gelmeye başladı.
Zamanla, sürekli değişen trendleri takip etmeden, tüketim çılgınlığına dahil olmamaya özen gösteren insanların benimsediği bir düşünce ortaya çıktı; Sürdürülebilir Moda. Bu düşünce tekstil dünyasında; zararlı kimyasalların kullanılmaması ve geri dönüştürülmeye uygun kumaşların tercih edilmesi şeklinde cereyan etmiştir.
Bu kavramın moda dünyasına girişini araştırdığımız zaman karşımıza 1990’lı yıllar çıkmaktadır. Bu yıllar “ekolojik tekstil” kavramının hayatımıza girdiği ilk yıllar olacaktır. Her adımında doğayı ilk sıraya alan ve üretim süreçlerinin tümünü buna göre tasarlamak ekolojik tekstilin bir nevi tanımıdır.
Bazı defileler ve verilen röportajlar “sürdürülebilir moda” kavramının yavaş yavaş hayatımıza dahil olacağının sinyalleri verilmiştir. 2000’li yıllara gelindiğinde ise büyük markaların bu konu özelinde çalışmalar yapmaya başlaması, moda haftalarında konuşulması ve çözümler üretilmeye başlanması “sürdürülebilir moda” kavramını hayatımıza dahil etmiştir. Hatta artık sürdürülebilir moda ve tekstil üzerine çalışmak markalar için bir prestij hamlesi haline gelmiştir. Öyle ki, markalar bu yüzlerini müşteriyle özellikle göstermek için reklam harcamaları yapmaya başlamışladır.
Duruma üretim ve lifler açısından yaklaştığımız zaman, organik kenevir ve keten sürdürülebilirlik düşüncesine uyum sağlarken; polyester, viskon, naylon vb. malzemeler doğayı tehdit etmektedirler.
Bir giysinin üretilmesi için kirletilen hava, su ve tüketiciye ulaşması esnasında geçtiği yollar, paketlenmesi gibi birçok etmen gözeterek hareket eden ve bu bahsi geçen maddelerin hepsini tek tek denetleyen ve çevre dostu olması için özenle hareket eden markalar bulunmaktadır. Atık üretimi, toksik madde kullanımı, ağartma ve baskı işlemleri bu zararlı döngünün bir parçasıdır. Sadece bir koleksiyonunu bu maddelere göre tasarlamakla yetinen markalar genellikle prestij için bu harekete katılırken baştan sona tüm üretimini bu kurgu üzerine düzenleyen markalarda oldukça fazladır ve sayıları gün geçtikçe artmaktadır.
Hazır giyim sektöründe gün geçtikçe artan bu markalar, tüketicisinden aldığı destekle “sürdürülebilir moda” kavramını markaları ile birleştirmeye devam etmektedirler. Aşağıdaki markalara mutlaka göz atın, belki bu markalardan bilerek veya bilmeden bazı parçalarını dolabınızda tutuyor ve sürdürülebilirliğe katkı sağlıyorsunuzdur.
Ayrıca takas usulü ile kıyafet değiştirme, belediyelerin giysi toplama kutuları ve kullanılmış ürünleri tasarıma entegre etme gibi yöntemler sürdürülebilirliğe katkı sağlamaktadır.
Tekstil sektörünün sürdürülebilirlik kavramını özümsemesi için bazı girişimlerde bulunması gerekmektedir. Bunlardan bazıları,
Bunlar ve benzeri yöntemlerle hareket ederek sürdürülebilirlik kavramını moda ve tekstil dünyasına entegre etmek hiç zor değil. Hem tüketici hem marka hem de devlet destekli adımları atmak için herkesin yapabileceği bir şey var. Doğaya zarar vermenin önüne geçmek için tüketici olarak atacağımız adımlar hem basit hem de oldukça etkili.
Onay bekliyor
2 dakika okuma süresi
2 dakika okuma süresi